İntihar Saldırıları – Onları Nasıl Durdurabiliriz?

Abstract

Throughout human history, there have been many threats to the security of individuals and nations. These threats have brought about large-scale losses of life, the destruction of property, widespread illness and injury, the displacement of large numbers of people, and devastating economic loss.

Terrorism is a term used to describe violence or other harmful acts committed against civilians by groups or persons for political or ideological goals. In fact, there are a lot of definitions of terrorism, but most of them include only those acts which are intended to create fear or “terror”, are perpetrated for an ideological goal and deliberately target “non-combatants”.

Since the aim of the terrorism is to spread violence, panic and fear among people, terrorists use various methods and tools in order to achieve this aim.

In this context, suicide attacks might be seen as the most sensational and destructive tool of terrorists.

The purpose of this paper is to examine how we can stop suicide bombers before they commit their attacks. As a second purpose, it is being tried to demonstrate that there is a way to stop them even it is difficult. In this regard, it has been examined some suggestions on measures designed to prevent these types of attacks along with some actual cases in Turkey.

            Key Words: Terror, terrorism, terrorist attack, suicide attack.

Özet

İnsanlık tarihi boyunca, bireylerin ve milletlerin güvenliğine yönelik birçok tehditler varlığını sürdürmüş ve halen de sürdürmeye devam etmektedir. Bu tehditler büyük ölçekte, hayatların kaybolmasına, mal ve varlıkların zarar görmesine, hastalık ve yaralanmaların artmasına ve ekonomik kayıplara neden olmaktadırlar.

Terörizm, siyasi veya ideolojik amaçlar için bir grup ya da şahıslar tarafından sivillere yönelik olarak gerçekleştirilen şiddet ya da diğer zarar verici eylemlerdir. Aslında terörün birçok tanımı vardır, ama bunların çoğu korku ve terör yaratmak amacıyla, ideolojik olarak ve özellikle sivillere yönelik gerçekleştirilen eylemleri içermektedirler.

Terörizmin amacı, insanlar arasında şiddet, panik ve korku yaymak olduğundan, teröristler bu amaçlarını gerçekleştirmek için çeşitli metot ve yöntemleri kullanırlar.

Bu bağlamda, intihar saldırıları en sansasyonel ve yıkıcı bir terörist enstrüman olarak görülebilir.

Bu çalışmanın amacı; intihar saldırılarının nedenleri ve intihar bombacısı teröristlerin profillerini incelemek, zor olmasına rağmen intihar saldırılarını önleyecek bir yolun olduğunu ortaya koymak ve ülkemizde gerçekleşen bazı olaylar ışığında, bu tür saldırılara karşı alınabilecek güvenlik önlemlerini incelemektir.

Anahtar Kelimeler:  Terör, terörizm, terörist saldırılar, intihar saldırıları.

Giriş

Terör örgütlerinin zaman zaman, özellikle sansasyonel etki yaratmak istedikleri dönemlerde başvurdukları bir eylem olan intihar saldırıları, Ortadoğu kökenli terör örgütleri tarafından 1980’li yıllardan itibaren, sistemli bir şekilde kullanılmaya başlamış, devam eden süreçte değişik ülkelerde birçok terör örgütü tarafından etkin bir şekilde kullanılmıştır.

Ülkemizde bu tür terör saldırıların ilki, 1996 yılının Haziran ayında, Tunceli ilinde PKK-KADEK terör örgütü mensubu kadın bir terörist tarafından gerçekleştirilmiş ve saldırı sonucu 8 askerimiz şehit olurken, 29 askerimizin de yaralanmıştır. Söz konusu terör örgütü tarafından düzenlenen intihar saldırısı eylemleri, 1996-1999 yılları arasında yoğun bir şekilde devam etmiş, dönem içerisinde toplam 15 intihar saldırısı gerçekleştirilirken, farklı illerde olmak üzere toplam 7 saldırı eylemi de, daha hazırlık aşamasında iken deşifre edilerek önlenmiştir. Terörist başı Abdullah Öcalan’ın 1999 yılında yakalanarak Türkiye’ye getirilmesiyle saldırılara bir süre ara verilmiştir. Ancak daha sonra farklı bahaneler ile sürülerek tekrar adı geçen terör örgütünün intihar saldırısı eylemlerine başvurduğu görülmüştür (Karademir, 2003: 7).

Ülkemizde gerçekleştirilen intihar saldırılarına baktığımıza, PKK terör örgütünün yanı sıra, dönem içerisinde, DHKP-C ve El-Kaide bağlantılı terör örgütleri tarafından da intihar saldırılarının gerçekleştirildiğini görmekteyiz. Son dönemde IŞİD (DAEŞ) terör örgütünün de ülkemizde intihar saldırıları eylemlerine başvurması ile başta İstanbul olmak üzere, birçok ilimizde gerçekleştirilen bu saldırılar sonucunda, şehit olan asker ve polislerimiz yanında birçok vatandaşımız da hayatlarını kaybetmişlerdir. Son 5 yılda IŞID ve PKK terör örgütlerince gerçekleştirilen bombalı araç ve intihar saldırılarında 271 kişi hayatını kaybederken, 800’den fazla vatandaşımız da yaralanmıştır. Çoğunluğu intihar saldırısı tarzında gerçekleşen bu terör eylemlerinden bazılarını şu şekilde sıralamak mümkündür;

  • 20 Eylül 2011: Ankara Kızılay Kumrular Caddesi’nde kaldırım kenarına park edilen otomobilde meydana gelen patlama sonucunda 5 kişi öldü, 40 kişi yaralandı.
  • 29 Ekim 2011: Bingöl’de PKK terör örgütü mensubu üzerinde taşıdığı bombayı Genç Caddesi üzerinde patlattı. Saldırıda 3 kişi ölürken 20 kişi de yaralandı.
  • 20 Ağustos 2012: Gaziantep’te Ramazan Bayramı’nın ikinci günü PKK tarafından gerçekleştirilen bombalı saldırıda 4’ü çocuk 10 kişi ölürken 9’u ağır 66 kişi yaralandı.
  • 11 Eylül 2012: İstanbul Sultangazi Karakolu’na giren intihar saldırganı x-ray cihazının yanında üzerindeki bombayı patlattı. Olay yerinde 1 polis memuru şehit olurken, 4’ü polis 3’ü vatandaş 7 kişi de yaralandı.
  • 01 Şubat 2013: Ankara’da ABD Büyükelçiliği önünde bir intihar bombacısı x-ray cihazından geçerken üzerindeki bombayı patlattı. Saldırıda 2 kişi ölürken 1 kişi de ağır yaralandı.
  • 11 Mayıs 2013: Hatay Reyhanlı’da düzenlenen 2 ayrı bombalı saldırı sonucunda 52 kişi yaşamını yitirdi, 146 kişi yaralandı. Bombalı araçlarla düzenlenen saldırı, o tarihe kadar Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en kanlı terör eylemi olarak kayıtlara geçmişti.
  • 20 Mart 2014: Niğde’de IŞİD’liler ile çatışma esnasında yapılan saldırıda 1 jandarma astsubayımız ile 1 polisimiz şehit oldu, 1 vatandaşımız da hayatını kaybetti, 7 asker ve yolcu otobüsündeki 1 kişi de yaralandı.
  • 6 Ocak 2015: İstanbul Sultanahmet’te IŞİD militanı Diana Ramazanova Sultanahmet Turizm Şube Müdürlüğü’nün önünde elinde tuttuğu el bombalarını patlattı. Patlamada 1 polis memuru şehit olurken, 1 polis memuru da yaralandı.
  • 20 Temmuz 2015: Şanlıurfa Suruç’ta yaşanan patlamada üzerinde bomba yüklü olan şahıs, bir Kobani’ye destek için gelen bir grubun yaptığı basın açıklamasında kendini patlattı. 34 kişinin öldüğü saldırıda 103 kişi de yaralandı. Eylemi IŞİD terör örgütü mensubu Abdurrahman Alagöz’ün yaptığı açıklandı.
  • 10 Ekim 2015: Ankara Garı’nda, IŞİD terör örgütü mensubu Yunus Emre Alagöz isimli terörist tarafından Barış Mitingi’ne düzenlenen saldırı, Türkiye tarihinin en kanlı bombalı terör eylemi oldu. Hain saldırıda 103 kişi ölürken, 48’i ağır 238 kişi yaralandı. Türkiye günlerce bu saldırıyı konuştu.
  • 12 Ocak 2016: Sultanahmet Meydanı’ndaki saldırıda 11 kişi hayatını kaybetti, 15 kişi de yaralandı. Eylemin IŞİD terör örgütü tarafından gerçekleştirildiği açıklandı.
  • 17 Şubat 2016: Ankara’da Genelkurmay Başkanlığı, kuvvet komutanlıkları ve lojmanlarının bulunduğu Devlet Mahallesi’nde bomba yüklü araç trafik ışıklarında bekleyen servis araçlarının yakınında patlatıldı. 29 kişinin öldüğü saldırıda 61 kişi yaralandı. Eylemi, kendilerini PKK terör örgütünün şahinler kanadı olarak tanıtan TAK isimli örgüt üstlendi.
  • 13 Mart 2016: Başkent Ankara’nın kalbi Kızılay’da bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda 37 kişi hayatını kaybetti. 19’u ağır olmak üzere 125 kişi de yaralandı. Eylemi TAK isimli terör örgütü üstlendi.
  • 19 Mart 2016: Taksim İstiklal Caddesi’nde Beyoğlu Kaymakamlığı önünde intihar saldırısı düzenlendi, beş kişi hayatını kaybetti, yedisi ağır 37 kişi de yaralandı.
  • 07 Haziran 2016: İstanbul Vezneciler’de bomba yüklü araçla yapılan saldırıda, 5 polisimiz şehit olurken 6 vatandaşımız da hayatını kaybetti. Eylemi TAK isimli terör örgütü üstlendi.
  • 09 Haziran 2016’da, Mardin’in Midyat ilçesinde Emniyet Müdürlüğü binasına yönelik olarak, PKK terör örgütü mensuplarınca, bombalı araçla yapılan saldırıda 3 polis şehit olurken 5 vatandaş da hayatını kaybetti.
  • Son olarak, 28 Haziran 2016’da İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 3 canlı bomba tarafından yapılan saldırıda 19’u yabancı uyruklu 43 kişi hayatını kaybetti, 200’den fazla ise yaralı mevcut.

Diğer taraftan, günümüze kadar birçok intihar saldırısı girişiminin polis tarafından engellendiğini ve saldırganların eylemlerini gerçekleştiremeden yakalandıklarını da dikkate alırsak, konunun ciddiyeti ve tehdit boyutu daha net olarak anlaşılacaktır.

Peki, bu saldırıları durdurabilir miyiz? Bu saldırıları engellemenin bir yolu var mı? Bu saldırılara karşı alınabilecek önlem ve tedbirler nelerdir? Şimdi bu soruların cevabını bulmaya çalışalım.

Onları nasıl durdurabiliriz?

Alınacak Önlem ve Tedbirler

  1. Etkin İstihbarat Çalışmaları ve Yakalama Operasyonları

Planlı bir terör eylemini gerçekleştirmek üzere yola çıkan teröristleri durdurmanın oldukça zor olduğu bilinen bir gerçektir. Özellikle, intihar saldırısı yapmak üzere karar veren ve bombaları vücuduna bağlanmış olarak hedefe doğru yönelen bir intihar bombacısını, durdurma ve engelleme, eylemin karakteristiği nedeniyle daha da zor, hatta imkânsızdır diyebiliriz. Çünkü bu aşamada eylem için artık bombanın pimi çekilmiş demektir. Bu noktadan sonra alınacak tedbir ve yapılacak müdahale eylemi engellemeyi değil, sadece meydana gelecek zayiatın daha az ölçüde olmasını sağlayacaktır. 29 Ekim 1996 günü Sivas’ta Cumhuriyet meydanındaki topluluğun içinde eylem yapmak üzere yola çıkan kadın teröristin, alınan tedbirler çerçevesinde kontrol noktasında şüpheli olarak yakalanması sonucu sorgulanmak üzere şubeye götürülmek için ekip otosuna bindirildiği anda bombanın patlaması ve 3 polisimizin şehit olmasına neden olması, bunun canlı örneğidir (Karademir, 1999: 24).

Terör eylemlerine, özellikle intihar saldırılarına karşı alınacak tedbirlerin en etkilisi, bu tür planlı eylemleri deşifre etmeye yönelik etkin istihbarat çalışmaları sonucu, eylemin daha hazırlık aşamasında iken tespit/deşifre edilmesi ve bu şekilde elde edilen bilgilere dayalı olarak gerçekleştirilen yakalama operasyonlarıdır.

Henüz intihar eylemi için hazırlıkların başladığı ve intihar bombacısının eylem için keşif amaçlı olarak hedefe yakın bir yere geldiği noktada yapılacak operasyon ile planlı bir saldırı engellenebilir. Zira bugüne kadar gerçekleşen intihar saldırısı eylemlerine baktığımızda, bu eylemlerin çoğunda eylem öncesi,  patlayıcıların hedefe yakın bir yere nakli, eylemde yardımcı olacak olan işbirlikçiler ile buluşma, eylem yerinin keşif ve istihbaratını yapma gibi bir dizi hazırlık faaliyetlerinin yapıldığı görülmektedir. İşte güvenlik birimlerinin bu noktalardaki yapacağı müdahale eyleme engel olma açısından en etkin müdahaledir. Bu bağlamda;

  • 10.1996 günü Diyarbakır ilinde intihar eylemi gerçekleştirmek için, iki gün önceden il merkezine giren bir teröristin yakalanması,
  • 08 Nisan 2007’de, İstanbul/ Taksim meydanındaki başarısız saldırı girişimi, Aslı Doğan isimli PKK-KONGRA/GEL terör örgütü mensubunun intihar saldırısı için İstanbul’a geldiğinin tespit edilerek yakalanması,
  • İstanbul’a intihar saldırısı eylemi gerçekleştirmek üzere gelen diğer bir kadın teröristin 4 günlük bir takip sonucu, 11 Ekim 2008 günü polis tarafından yakalanarak etkisiz hale getirilmeleri bunun en güzel örneğidir. Bu anlamda, başka benzer örnekler de mevcuttur.

Örneklerde de görüldüğü gibi, intihar saldırılarına karşı alınacak tedbirler arasında, eylem öncesi teröristlerin tespit ve teşhisine yönelik olarak yürütülen istihbarat çalışmalarının ve bu çalışmalarda elde edilen bilgilere dayalı gerçekleştirilen operasyonların önemi oldukça büyüktür.

  1. İstihbarat Birimleri ile Operasyon Birimleri Arasında, İşbirliği ve Koordinasyonun Sağlanması/Arttırılması

Terörle mücadelede öncelikli rol üstlenen operasyon birimleri ile istihbarat birimlerinin işbirliği ve koordinasyonunun, elde edilen başarıdaki önemi hiçbir zaman göz ardı edilmemelidir. Terörist eylemlere karşı alınacak önlem ve tedbirler noktasında, özellikle önlenmesi en zor olan eylem tarzlarından olan intihar eylemleri ve bombalı saldırıları önleme noktasında bu koordinasyon ve işbirliği daha da önemli bir konuma gelmektedir. Yukarıda verilen örneklerde, özellikle İstanbul iline eylem amaçlı gelen teröristlerin tespit edilerek, eylemlerini gerçekleştiremeden yakalanarak etkisiz hale getirilmeleri olaylarında, istihbarat ve operasyon birimleri arasındaki işbirliğinin önemi ve gerekliliği net bir şekilde bir kez daha ortaya çıkmıştır.

Aksi durumda, bu noktadaki dikkatsizlik ve duyarsızlık muhtemel eylemlerin önlenmesi bir yana meydana gelecek zayiatların daha da fazla olmasına neden olabilecektir.

Bu bağlamda, ABD’li iki terör uzmanı tarafından hazırlanan bir raporda[‡], 1993 yılında Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanması eylemi ile ilgili olarak yakalanan kişiler konusunda yapılan dikkatsizlik ve duyarsızlıklar ile bunların doğurduğu sonuçlara yer verilmektedir.

‘’Ajaj ve Basit, Eylül 1992’de JFK Havaalanı’na uçtuklarında, yetkililer Ajaj’ın, bomba yapımında kullanılan el kitapçıkları ve videoların da yer aldığı, büyük miktarda, bombalı eylemlerde kullanılabilecek malzeme taşırken yakalandığını gerçekten göz ardı ettiler. Onun yerine, sahte pasaport suçu işlediği gerekçesiyle,  sadece 6 ay hafif hapis cezası ve arkasından da yurtdışı edilme cezasına çarptırıldı. Yetkililer Ajaj’ın bavulundaki malzemeleri tekrar dikkatlice gözden geçirmek için zaman ayırsalardı, Pakistan’dan vurulmuş çıkış mühürleriyle birlikte, iki uçuş kartı ve iki pasaport bulacaklardı. Bu dikkatsizlik ve gözden kaçırma nedeniyle, hiç kimse Ajaj’ın bir arkadaşıyla birlikte seyahat ettiğinin farkına varmadı. Hatta suç ortakları Ajaj’a cezaevindeyken telefon açıp, el yapımı patlayıcıların hazırlanmasındaki formül hakkında ve bomba yapımında kullanacakları el kitapçığını tekrar elde etmek konusunda yardım istediklerinde dahi telefon konuşmaları izlenmedi. Bombalama olayından sonra, Ajaj’ın olaya dâhil olmasının açığa çıkması ve mahkûm edilerek cezaya çarptırılmasına kadar bu yapılmadı’’ (Karademir, 2008: 26).

Örnek olarak ele alınan olayda, gerek polis gerekse istihbarat birimlerinin dikkatsizlik ve duyarsızlıklarına dikkat çekilmektedir.

  1. Personelin Bilgilendirilmesi

İntihar saldırı eylemlerinin, şahısları olduğu kadar, başta Emniyet Müdürlük binaları olmak üzere diğer kamu binalarını ve halkın yoğun olduğu iş merkezlerini hedef alabileceği dikkate alınarak; Özel Güvenlik de dahil tüm Emniyet görevlileri ve askeri personel, intihar saldırıları konusunda bilgilendirilerek uyarılmalıdır.

Terör örgütü mensuplarınca gerçekleştirilen intihar saldırılarına karşı alınabilecek tedbirler kapsamında, personelin intihar saldırıları konusunda bilgilendirilmesinin ne kadar yararlı olduğu, İstanbul ve Batman illerinde gerçekleşen intihar saldırılarında açıkça görülmüştür.

27.03.1999’da İstanbul, Taksim meydanında çevre emniyetinden sorumlu olarak görev yapan, Çevik Kuvvet Şube müdürlüğüne ait otobüsün yanına yaklaşan, sırt çantalı,  kadın terörist, nöbetçi polis memurunun şüphelenmesi ve dur ihtarında bulunması üzerine, vücuduna bağladığı bombayı esas hedefine ulaşamadan patlatarak, intihar saldırısını gerçekleştirdiği bilinmektedir. Olay yerinde görevli bulunan polis memurunun, görevindeki dikkat ve hassasiyeti sonucu, teröristi erken teşhis ederek “dur” ihtarında bulunmasının meydana gelebilecek büyük bir faciayı önlediği değerlendirilmektedir.

Söz konusu görevli, konu ile ilgili olarak kendisi ile yapılan görüşmede;

“Bombalı intihar saldırısı, şüpheli şahıs, poşet, çanta ve paket konularında amirleri tarafından bilgilendirildiğini, görevi devraldığında nöbeti sırasında müteyakkız ve duyarlı olması konusunda uyarıldığını, olay günü de aldığı talimatlar gereği, genelde şahıslar üzerinde durarak, bunların hal ve hareketlerini takip ettiğini” beyan etmiştir. Konuşmasına devamla, “Tam bu sırada sırtında omuz askılı, mavi renkli spor çanta bulunan bir bayanın kendisine doğru geldiğini, söz konusu bayanın yürüdüğü esnada sırtındaki sırt çantasını omuz kısmına doğru hareket ettirdiğini fark ettiğini, bayanın bu hareketinden sonra bütün dikkatini ve duyarlılığını bu bayanın üzerinde yoğunlaştırdığını, omzunda asılı bulunan uzun namlulu silahını eline alarak bayanın hareketlerini takip etmeye başladığını, yaklaşık iki metrelik bir mesafede kendisine doğru yürüyen bayanla göz göze geldiklerini, bayanın yüz kısmında terleme, gözlerinde yorgunluk ve uykusuzluk belirtisi görmesi üzerine kendisinin bu bayana daha dikkatli bakarak silahını yavaşça şüpheliye doğru yönelttiğini, bu davranışının kendisine doğru yaklaşan kadın teröristi tedirgin ettiğini, bu tedirginlikle teröristin, esas hedefine ulaşamadan bombalı intihar eylemini gerçekleştirdiğini” ifade etmiştir.

Aynı şekilde 04.03.1999’da Batman ili merkezinde bulunan bir polis karakolu önünde durumu şüpheli hamile görünümlü bir bayanın görülmesi üzerine olay yerinde bulunan bir polis tarafından çevrede bulunan vatandaşlar ikaz edilerek olay yerinden uzaklaşmaları sağlanmıştır. Bu görevlinin kararlı tutumu üzerine karakola girmeyi başaramayan intihar bombacısı üzerinde bulunan bombayı patlatarak eylemini gerçekleştirmiş ve olay yerinde parçalanarak ölmüştür.

Görüldüğü gibi bu intihar saldırısında da, olay yerinde bulunan görevlinin teröristi erken fark etmesi ve çevredekileri uyarması nedeniyle saldırı sonucunda yalnızca 1 polis memuru hafif şekilde yaralanmış, meydana gelebilecek bir facia önlenmiştir.

Gerçekleşen bu intihar saldırısı ile ilgili olarak daha sonra yetkililerle yapılan görüşmelerde; İl Emniyet Müdürlüğünün tüm personelini intihar saldırıları konusunda müteyakkız hale getirdiği, konunun gündemde tutulduğu, personelin devamlı konuya duyarlı kalmasının sağlandığı anlaşılmıştır. Yine, başta Valilik hizmet binası olmak üzere bombalı intihar saldırısı olabilecek Emniyet ve askeri hizmet binaları ile kamu kurum ve kuruluşlarının tespit edildiği ve buralara uzman personelin yerleştirildiği görülmüştür (Karademir, 1999: 25).

Aynı şekilde, günümüzde de devam eden bu tür saldırılara karşı alınabilecek önlemler kapsamında, personeli bilgilendirme önemini korumaktadır. Bu bağlamda sadece polis değil, aynı zamanda, kamu düzenini sağlama noktasında genel kolluğa yardımcı konumda olan özel güvenlik personeli (ÖGG)’nin de bilgilendirilmesi gerekmektedir. Özellikle, kamu binalarında, toplu ulaşım araçlarının kullanıldığı alanlarda ve vatandaşların yoğun olarak giriş-çıkış yaptıkları AVM’lerde görev yapan personelin “Terör Kaynaklı Güvenlik Riskleri” ve “Risk Algısına Bağlı Şüpheli Şahıs Profili” konularında eğitim almaları sağlanmalıdır. Bu eğitimlerde, ülkemizde faaliyet gösteren terör örgütleri, bu örgütlerin eylem potansiyelleri ve niyetleri, terör eylemleri ve biçimleri, bu eylemlere karşı alınabilecek önlem ve tedbirler, özellikle en sansasyonel eylem olarak kabul edilen intihar saldırılarına karşı alınabilecek önlemler anlatılmalıdır. Ayrıca, bu eylemleri yapabilecek olan terör şüphelilerini erken teşhis etmeye yaracak bilgiler, şüpheli davranış şekilleri ve bu şahıslarla karşılaşılması durumunda nasıl davranılacağı gibi hususlar eğitim konuları arasında yer almalıdır.   

  1. Fiziki Tedbirlerin Güncellenmesi

Ülkemizde teröristlerce gerçekleştirilen intihar saldırılarına bakıldığında, başta polis ve asker olmak üzere devletin operasyonel gücünü temsil eden güvenlik birimlerinin hedef alındığı görülmüştür. Bununla birlikte,  zaman zaman da olsa il valilerinin ve sivil halkın da hedef olarak seçildiği de dikkate alınmalıdır.

Bu bağlamda, gerçekleşebilecek intihar saldırı eylemlerine karşı alınabilecek fiziki tedbirler kapsamında, öncelikle, Emniyet birimlerine ve Askeri birliklere giriş ve çıkışlar ile başta valilik binaları olmak üzere diğer kamu kurum ve kuruluşlarına ait binalar için alınabilecek güvenlik tedbirleri şu şekilde sıralayabiliriz;

– Öncelikle bu binaların çevrelerinde “güvenlik bölgeleri” oluşturulmalı, bu bölgeye giren kişilerin hal ve hareketleri dikkatli bir şekilde kontrol edilmeli.

– Giriş ve çıkışlarda uygulanan personel daimi kartı ve ziyaretçi giriş kartı uygulaması titizlikle sürdürülerek uygulanmalı ve bu uygulama sıralı amirlerce kontrol edilmelidir.

– Yaka kartı olmayan personel ve ziyaretçi hiç bir suretle bina içerisine ve eklentilerine sokulmamalıdır. Ziyaretçi görüşmelerinin, bu amaçla düzenlenmiş olan mevcut ziyaretçi odalarında yapılması sağlanmalıdır

– Ziyaretçi ve personel girişleri farklı kapılardan olmalı ve bunu bağlı düzenlemeler ilgili birimlerce yapılmalıdır.

– Ziyaretçi giriş kapılarında güvenlik kontrolleri mümkünse teknik cihazlarla yapılmalı (X-Ray Cihazı, Kapı Tipi Metal Detektör, El Detektörü), bu çerçevede paket, valiz, çanta, koli, çiçek ve benzeri eşyaların denetimi sağlanmalı, teknik cihazların olmadığı yerlerde bu kontroller personel tarafından paketler açtırılmak suretiyle yapılmalıdır.

-Binaların etrafı, özellikle giriş ve çıkışları ile diğer hassas noktalara konulacak gizli kameralarla kontrol edilerek görüntüler video kaydına alınmalıdır.

-Binalar içerisinde özel veya resmi araçlar için tahsis edilen oto parklar denetim altında tutulmalı, personel ve ziyaretçilere ait araç park yerlerinin ayrı ayrı olması sağlanmalı ve bina etrafında gelişi güzel otoların park etmesine izin verilmemelidir.

Ancak tüm bu önlemler alınırken, çok olağanüstü bir durum olduğu imajı verilmemelidir. Bu şekilde yoğun önlemler alındığını gören vatandaşın gereksiz korku ve endişeye kapılarak resmi binalara girmelerinin önüne set çekilebileceği de düşünülerek, alınacak önlemler konusunda oldukça ölçülü ve dengeli olmak gerekmektedir (Karademir, 1999: 27).  

Sonuç

Sonuç olarak, terör örgütleri tarafından gerçekleştirilen bombalı intihar saldırıları incelendiğinde; eylem kararı alındıktan sonra, bu tür saldırılara engel olmanın oldukça güç olduğu görülmekle birlikte, emniyet birimlerince yapılan başarılı operasyonlar sonucu bazı intihar bombacılarının yakalanarak, gerçekleşebilecek üzücü olayların engellenebildiği de bilinmektedir. Bundan sonra da, olabilecek intihar saldırılarına karşı, alınabilecek etkin önlem ve tedbirlerin, eylemlerin engellenmesi veya en azından eylem sonucunda meydana gelecek zayiatın en aza indirgenmesi noktasında faydalı ve de gerekli olduğu değerlendirilmektedir.

Yukarıda anlatıldığı şekliyle, terörle mücadelede öncelikli rol üstlenen operasyon ve istihbarat birimlerinin işbirliği ve koordinasyonu ile ortak tutum ve davranışlarının, elde edilen başarıdaki öneminin yanında, vatandaşların da bu noktadaki duyarlılıklarının ve tutumlarının olumlu katkıları göz ardı edilmemelidir.

Kaynakça;

  • İntihar Saldırıları, Kemal Karademir, TEMÜH Dairesi Başkanlığı Yayınları, No:12, s. 7-8, Ankara- 2003
  • TEMÜH Dairesi Başkanlığı Tarafından Yapılan İstatistiki Değerlendirme, Terörle Mücadele Şube Müdürleri Toplantısı, Mayıs 2009- Antalya
  • İl Emniyet Müdürü Hüseyin Çapkın’ın Olayla İlgili Basın Açıklaması, http://www.hurriyet.com.tr/gundem/16178946.asp son yararlanma;11 Şubat 2012
  • İntihar saldırıları ve Türkiye; Karademir Kemal, Polis Bilimleri Dergisi, Cilt:1, Sayı:4, Temmuz 1999
  • Terörle Mücadelede Ortak Tutum ve Davranışın Önemi; Kemal Karademir, Tercüme/Rapor Değerlendirme, EGM Polis Dergisi, Nisan-Mayıs-Haziran 2008, sayı 56, s. 26
  • Demokratik Polislik; Demokratik Toplumlarda Polislik Uygulamaları, Alioğlu Yayınevi, İstanbul, 2014

[*] Emekli Emniyet Müdürü

[†] Polis Bilimleri Dergisi (Cilt:1, Sayı:4, Temmuz 1999)de yayınlanan “İntihar Saldırıları ve Türkiyeisimli makalemde benzer şekilde incelenmiştir.

[‡] Fred, B. & Scott, S., Terrorism Intelligence Report, ‘’Summer 2007: The Attack Never Occurred’’, 11 October 2007, STRATFOR.

Not: Makale, UPAD – Uluslararası Güvenlik Politikaları Araştırma ve Dostluk Derneğinin web sitesinde yayınlanmıştır.