Mayfa ve Gençlik

Yayınlanmış Makale

Çisenti; Rize Adliyesi Dergisi,

Yıl 2008, sayı 2, s. 148

MAFYA DİZİLERİNİN GENÇLİK ÜZERİNDEKİ ETKİSİ

Giriş

Günümüz toplumlarını etkileyen en önemli güçlerden birisini medyanın oluşturduğu artık bilinmektedir. Medya, dinleyici/izleyici kitlesi üzerinde olumlu/olumsuz davranışsal etkiler yaratmaktadır. Bu durum, özellikle görsel ve işitsel özelliklere sahip olan televizyon için daha doğru bir tespittir. Dolayısıyla, konuyla ilgili literatür tarandığında, televizyonun birey ve toplum üzerindeki etkilerini araştıran çok sayıda çalışma yapıldığı görülmektedir. Ancak, bu türden çalışmaların çoğu çocuklar üzerine yapılmıştır. Yapılan araştırmalarda, televizyonun çocukları suç ve şiddete yönlendirme özelliğine dikkat çekilmektedir. Yine bu çalışmalar, çocukların televizyon programlarından etkilendiklerini ortaya koymaktadır.

Bu konulardaki çalışmalara dikkat çeken, Çağlayandereli ve Erjem, ‘’Televizyon ve Gençlik’’ isimli çalışmalarında konuyu şu şekilde ifade etmektedirler[1]; ‘’Çocukların suç ve şiddete yönelmesinde televizyonun etkisi üzerine çalışmalar günümüzde de hala devam etmektedir. Medya ve özellikle televizyon sadece çocukları değil, gerçekte, toplumun bütün üyelerini değişik şekillerde etkilemektedir. Örneğin, çağdaş toplumun yaygın bir kültürel formu olan popüler kültür ve kitle kültürü genelde medya vasıtasıyla, özelde de onun en yaygın şekli olan televizyon vasıtasıyla üretilip topluma yayılmaktadır. Günümüzde televizyonun toplum ve birey üzerindeki etkilerini araştırmayla ilgili bir başka konu da model alma veya modelleme davranışıdır, Modelleme, sosyal öğrenme kuramı içerisinde yer alan Önemli bir öğrenme ilkesini oluşturur. Sosyal öğrenme kuramı Albert Bandura (1977) tarafından ortaya atılmış ve geliştirilmiştir. Bandura’nın temel önermesi, ” biz diğerlerini gözlemleyerek öğreniriz” şeklinde ifade edilebilir. Sosyal öğrenme kuramına, göre, insan kendi tecrübelerinden değil, başkalarının bilgi ve tecrübelerinden faydalanarak, onları taklit ederek öğrenir. Konuşmada, cinsiyet rollerinde, giyinmede, yemede-içmede ve başka birçok konuda örnek kişi ve davranışlar taklit edilir. Bu taklitlerde ödül ve ceza, takdir ve yerme önemli rol oynar. Bu tür öğrenmeye modelleme yoluyla öğrenme denir.

…Medya ve özellikle televizyon bağlamında modelleme, televizyon programlarında, özellikle dizi ve filmlerde başrol oyuncusu gibi Önemli rolleri oynayan kişilik ve karakterlerin izleyiciler tarafından örnek alınması, o modele uygun davranış ve tutumların sergilenmesi ve modele benzeme çabası olarak tanımlanabilir. Modelleme, çocuk ve gençlerin sosyalleşmesi açısından önemlidir. Öğretici ve eğitici etkisi göz önüne alındığında televizyon sosyolojik açıdan bir sosyalleşme ajanı olarak kabul edilebilir. Sosyalleşme, en basit ifadeyle, bireyin içinde yaşadığı toplumun kültürünü ve toplumdaki rolünü öğrenerek toplumla bütünleşmesi anlamına gelen temel bir sosyal süreç olarak tanımlanır. Sosyalleşme temelde bir öğrenme olgusudur. Bu çerçevede televizyon içerdiği çeşitli türden programlarla toplum üyeleri üzerinde ve özellikle çocuk ve gençler üzerinde daha güçlü bir sosyalleştirici etkide bulunmaktadır. Çocuk ve gençlerin sosyalleşmenin kritik evrelerinde bulunması bu konuda televizyonun etkisini daha artırmaktadır’’.

Aynı çalışmada, televizyonun etkili olduğu bir başka toplum kesiminin de gençler olduğu, gençlerin iyi bir televizyon izleyicisi oldukları ve bu çerçevede televizyonun gençleri de çocuklar kadar etkilediği belirtilmektedir.

Bu bağlamda, televizyon dizilerinin, özellikle mafya içerikli dizilerin, gençlerin kendilerine model belirlene noktasındaki etkisini araştırmak amacıyla, 2001 yılında, İstanbul valiliğinin olurları ile İstanbul Üniversitesi, Fen ve Edebiyat Fakültesi, Sosyoloji Bölümü ve İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından ortaklaşa, ‘’Mafya Dizilerinin Gençlik Üzerindeki Etkisi’’ isimli bir ‘’Lise Gençlik Araştırması’’ yapılmıştır[2].

Araştırmada, Türkiye’de seçilmiş bazı televizyon dizilerinin özellikle liseli gençlerin modelleme ya da model alma davranışları üzerinde etkilerini araştırmayı amaçlamaktadır. Çalışmada televizyon dizilerindeki dizi kahramanları ya da başrol oyuncuları birer model olarak ele alınmıştır. Bu modelleri liseli gençlerin hangi açılardan modelledikleri, örnek aldıkları, nasıl anlamlandırdıkları gibi sorular araştırmanın temel sorularını oluşturmaktadır. Çalışmada lise gençliğinin seçilmesinin nedeni lise gençliğinin sosyalleşmenin ve kimlik gelişiminin kritik aşamasında bulunmasıdır.

Araştırmada popüler televizyon dizilerindeki başrol oyuncularını lise gençlerinin model alma davranışını incelemenin yanı sıra modellemeyi yapan öğrencilerin sosyo-ekonomik özellikleri de araştırılmıştır. Çünkü model alma davranışının sosyolojik değişkenlere göre farklılaştığı bilinmektedir. Bu çerçevede örneğin, gençlerin cinsiyeti, aile büyüklüğü, ailenin gelir düzeyi, ebeveynin eğitim düzeyi ve okul çevresi birer değişken olarak ele alınmıştır.

Metodoloji

Bu araştırmanın evrenini İstanbul’da yer alan; Kadıköy-Fenerbahçe, Bağcılar-Barbaros, Beşiktaş-Etiler, Küçükçekmece-Ticaret ve Gaziosmanpaşa-Habibler Liselerinde öğrenim gören gençler oluşturmaktadır. Bu liselerden toplam 1020 öğrenciye (araştırma evreninin %21’i) tesadüfî örnekleme tekniğine uygun olarak anket uygulanmıştır. Anket 2002 yılının Mayıs ayında uygulanmıştır. Anket formu 61 sorudan oluşmaktadır. Sorular ”çoktan seçmeli” niteliktedir. Anket, gençlerin demografik, sosyo-ekonomik ve ailesel özelliklerini betimleyerek televizyon kanallarında gösterimde olan yerli dizilerle ilgili davranış, tutum ve düşüncelerini saptamayı ve bu dizilerin modelleme davranışına etkilerini tespit etmeye yönelik olarak hazırlanmıştır.

Araştırmanın uygulandığı okullar ve bunların bağlı bulunduğu ilçelerin yerleşim yeri ve demografik nitelikleri birbirlerinden farklıdır: Kadıköy-Fenerbahçe Lisesi ve Beşiktaş—Etiler Lisesi, ağırlıklı olarak orta ve üst gelir grubuna mensup ailelerin çocuklarının öğrenim gördüğü orta öğretim kurumlarıdır. Kadıköy ve Beşiktaş İlçeleri niteliksel olarak kent merkezini temsil etmektedirler. Bunların dışında kalan Bağcılar-Barbaros Lisesi, Küçükçekmece-Ticaret Lisesi ve Gaziosmanpaşa-Habibler Lisesi ise çoğunlukla alt ve orta gelir grubuna mensup ailelerin çocuklarının öğrenim gördüğü orta öğretim kurumlarıdır. Bu üç ilçe niteliksel olarak kentin yakın çevresini temsil etmektedirler. Kentin yakın çevresinde kentsel bütünleşme ve kentlileşme süreçleri işlemeye devam etmektedir.

Böylece, yerleşim yeri İtibariyle kent merkezi ile kentin yakın çevresinde (eski gecekondu semtlerinde) bulunan farklı iki kesim lise öğrencilerinin seçilmiş davranış biçimlerini karşılaştırmalı olarak açıklamak amaçlanmıştır. Buna bağlı olarak, aileleri alt, orta ve üst gelir gruplarına dâhil olan farklı gençlik kesimlerinin çeşitli konulardaki algı, tutum ve davranış biçimleri de karşılaştırılabilmiştir.

Araştırmada yaş, cinsiyet, doğum yeri, kentsel yerleşme durumu (kent merkezi, kent çevresi), aile büyüklüğü, ebeveyn eğitim düzeyi, ebeveyn mesleği, ekonomik durum (aylık gelir), TV izleme sıklığı ve model alma durumu değişken olarak kullanılmıştır. Bu değişkenler içerisinde yer alan “izleme sıklığı” kategorik bir değişken olup, seçenekleri “çok sık, sık, orta düzeyde, az, çok az” şeklindedir. Model alma durumu İse “TV dizilerindeki karakter(ler)in yerinde olmak isteme; beğenme veya yerinde olmak İstememe; beğenmeme” şeklinde ifade edilmiştir.

Araştırma Verilerinin Sunumu ve Yorumlanması

Araştırmada örneklemin sosyo-demografik ve ekonomik özellikleri incelenmiştir. Buna göre;

Doğum yeri itibariyle gençlerin çoğunluğunun ebeveynlerinin tersine kentte doğdukları ve kentsel sosyalleşme süreçlerinin içerisinde bulundukları anlaşılmaktadır. Kent merkezindeki okullarda öğrenim gören öğrencilerde “İstanbul doğumlu olma” niteliği daha fazladır. Kent çevresindekiler ise daha çok başka bir kentten göç ederek İstanbul’a gelmişlerdir.

Aile büyüklüğü açısından konu ele alındığında ise, liseli gençlerin çoğunluğunun 4 kişilik aile mensubu oldukları görülmektedir. Kent merkezindeki okullarda öğrenim gören öğrencilerin aile büyüklüğü kent çevresindekilere göre daha az üyeden oluşmaktadır. Kent merkezindekilerin çoğunluğunun aile üye sayısı 4 ve daha az olduğu halde, kent çevresindekilerin çoğunluğunun aile üye sayısı 4’ten fazladır.

Gençlerin neredeyse tamamına yakını (%98) aileleriyle beraber yaşamaktadırlar. Örneklem grubunda sadece %2 oranında genç ailelerinden ayrı olarak (akraba yanında veya Yetiştirme Yurdunda kalmak suretiyle) öğrenimlerini sürdürmektedirler. Aile ile beraber yaşama durumu için kent merkezi ve kent çevresi gençliğinde anlamlı bir oransal fark gözlenmemiştir.

Gençlerin ebeveynlerinin eğitim düzeyinin çoğunlukla kendilerinden daha düşük olduğu tespit edilmiştir. Kent merkezindeki okullarda öğrenim gören gençlerin ebeveynlerinin eğitim düzeylerinin kent çevresindekilere göre daha yüksek olduğu gözlenmiştir.

Ayrıca, gençlerin ebeveyn mesleği ve ailelerinin ekonomik durumları da incelenmiş olup, kent merkezindeki okullarda öğrenim gören gençlerin kent çevresindekilere kıyasla aile gelir düzeyinin daha yüksek olduğu görülmüştür.

Gençlerde Televizyon İzleme Davranışı

Araştırmaya katılan öğrencilerin tamamı televizyon izlemektedir. Ancak televizyon izleme davranışı izleme sıklığı veya televizyon izlemeye ayrılan zaman açısından değerlendirildiğinde Örneklemde bir farklılaşmanın olduğu görülmektedir.

Araştırma verilerine göre, örneklem grubunu oluşturan gençlerin %20 oranında televizyon bağımlısı oldukları tespit edilmiştir. Bu oran oldukça anlamlıdır. Televizyon bağımlılığı öğrencinin zamanının büyük çoğunluğunu televizyon başında geçirmesi anlamındadır

Yine araştırma verilerine göre liseli gençlerin izledikleri programlar genellikle şunlardan oluşmaktadır: Televole türü magazin, yabancı ve yerli diziler, yabancı ve yerli filmler, yarışmalar, müzik-eğlence programları, spor programları, tartışma programlar!, belgeseller, komedi programları, haber programları, çizgi filmler.

Gençlerde Modelleme Davranışı

Liseli gençlerin televizyon izleme ve modelleme davranışı bu çalışmanın asıl konusunu oluşturmaktadır. Gençlerin sosyo-demografik özellikleri ile televizyon İzleme davranışı arasında bir farklılaşmanın olduğu görülmektedir. Gençlere bu bağlamda özellikle seçilmiş bazı yerli diziler ve bu dizilerdeki dizi kahramanlarıyla İlgili model alma davranışı konusunda sorular sorulmuştur. Bu sorulara verilen cevaplara göre, şu sonuçlar elde edilmiştir:

Araştırma verilerine göre liseli gençlerin izledikleri yerli diziler şunlardan oluşmaktadır: Aynalı Tahir, Hırsız, Üvey Baba, Yılan Hikâyesi, Deli Yürek (Araştırmanın yapıldığı dönemde ‘’Kurtlar Vadisi’’ dizisi henüz yayınlanmaya başlamamıştı).

Yine bu araştırmada, liseli gençlerin en çok izledikleri yerli televizyon dizileri tespit edilmiş ve bu dizilerdeki dizi kahramanları veya belirli tipler analiz edilmiştir. Liseli gençlerin bu tipleri fiziksel ve kişilik özellikleriyle ilgili algı ve değerlendirmeleri onların sosyo-demografik özellikleri bağlamında incelenmiştir.

Diğer taraftan, gençlerin yerli dizilerdeki tiplemeleri fiziki görünüm olarak algılamalarını ve değerlendirmelerini ölçmek için dizilerdeki on dört karakter öğrencilere sunulmuş ve onlardan bu karakterleri likert tipi ölçeğe uygun olarak çok iyi, iyi, vasat, kötü ve çok kötü olarak değerlendirmeleri istenmiştir.

Liseli gençlerin seçilmiş televizyon dizilerindeki tipleri ‘model alma’ durumlarını ölçmek için onlara bu karakterin yerinde olmak, ona benzemek ister miydiniz sorusu yöneltilmiştir. Bu soruya ‘olumlu’ yanıt verenlerin dizideki bu tiplemeyi ‘model aldıkları1 varsayılmıştır. Buna göre, araştırmadan elde edilen temel bir bulgu olarak, her üç gençten ikisinin (%72) yerli dizilerdeki tiplemelerden en az birini modelleme davranışında bulunduğu tespit edilmiştir.

Elde edilen veriler incelendiğinde, televizyon dizilerindeki tiplemeleri gençlerin ‘modelleme davranışı’ açısından gençler tarafından en çok ‘modellenen’; yerinde olmak ve kendisiyle benzeşmek istenen karakterlerin daha çok dizilerdeki ‘iyi’ ve ‘merkezi’ karakterlerden oluştuğu görülmüştür.

Gençlerin modelleme davranışı ile ilgili bir başka tespit ise, dizilerdeki ‘’kötü’’ ya da ‘’beğenilmeyen’’ karakterlerin düşük oranlarda modellenmesidir. Ortaya çıkan bu sonuç anlamlı ve pedagojiktir. Çünkü ‘kötü’ olarak nitelenen tiplerin düşük oranlarda modellenmesi gerçekte arzu edilen bir durumdur.

Araştırmadan elde edilen önemli bir bulgu da, her üç gençten ikisinin televizyondaki yerli dizilerdeki tiplemelerden en az birini modelleme davranışında bulunmasıdır. Sosyolojik açıdan liseli gençlerin modelleme davranışında bulunmaları kadar bu davranışta bulunan gençlerin sosyo-demografik özelliklerini saptamak araştırma açısından önemli bir husus oluşturur. Bu çerçevede gençlerin cinsiyet, aile, anne-baba eğitim düzeyi, ailenin gelir düzeyi ve okul çevresi gibi özellikleri öğrenilmeye çalışılmıştır.

Modelleme davranışında bulunan gençler cinsiyete göre ele alındığında; erkek öğrencilerin kız öğrencilere göre yerli dizilerdeki herhangi bir tiplemeyi daha çok modelledikleri ortaya çıkmaktadır. Kız öğrencilerin oranı %64, erkek öğrencilerin oranı ise %77’dir. Bu oranlar, cinsiyetin televizyon dizilerindeki karakterleri model alma üzerinde belli bir oranda erkek lehine daha etkili olduğunu göstermekledir.

Aile değişkenine göre liseli gençlerin modelleme davranışı ele alındığında; ailede üye sayısı arttıkça bu tür ailelerde yaşayan gençlerin daha çok modelleme davranışında bulundukları ortaya çıkmaktadır. Kısacası, modelleme davranışı ailedeki üye sayısına göre farklılaşmaktadır. Örneğin, modelleme davranışı 2 kişiden oluşan ailelerde %52 iken, 8 kişiden oluşan ailelerde %85’dir12.

Ebeveynin eğitim düzeyine göre liseli gençlerin modelleme davranışında da belirli bir farklılaşmanın olduğu ortaya çıkmıştır. Babasının eğitim düzeyi yüksek olan öğrencilerin %60’J, orta olanların %69’u ve düşük olanların ise %77’si yerli dizilerdeki herhangi bir karakteri modellemektedirler. Baba eğitim düzeyi yükseldikçe modelleme davranışı azalmaktadır. Benzer durum anne eğitim düzeyi açısından da geçerlidir. Anne eğitim düzeyi düşük olanların %61 ‘i, orta olanların %65’i ve düşük olanların %75’i modelleme davranışında bulunmaktadırlar14. Bu oranlar genel olarak anne-baba eğitim düzeyinin gençlerin televizyondan etkilenmeleri üzerinde araştırma bağlamında etkili olduğunu göstermektedir.

Liseli gençlerin modelleme davranışını etkileyen bir diğer faktör ise ailenin gelir düzeyidir. Araştırma verilerine göre, ailenin gelir düzeyi arttıkça modelleme davranışı azalmaktadır. Ailesinin gelir düzeyi düşük olan gençlerin %75’i, orta olanların %68’i ve yüksek olanların ise %59’u modelleme davranışında bulunmaktadırlar. Bu oranlar yüksek gelirli ailelerin çocuklarının televizyon izleme davranışını daha bilinçli olarak şekillendirdiğini ifade etmektedir.

Araştırmaya katılan gençlerin modelleme davranışı öğrenim gördükleri liselere göre de farklılaşmaktadır. Kent çevresinde yer alan liselerde öğrenim gören öğrencilerde kent merkezinde yer alan liselerde Öğrenim gören Öğrencilere oranla modelleme davranışının daha yüksek olduğu görülmektedir. Oranlar şöyledir; kent merkezinde yer alan liselerde Öğrenim gören gençlerin kent çevresinde yer alan liselerde öğrenim gören gençlerin de %77’si yerli dizilerdeki tiplemelerden en az birine Özenmektedirler16. Bu veriler uyarınca, gençlerin devam ettikleri okulların ve ikamet çevrelerinin TV dizilerindeki herhangi bir tiplemeyi model alma davranışını (görece) etkilediği ortaya çıkmaktadır.

Sonuç

Araştırmanın sonuç bölümünde ise, özetle şu tespitler yapılmaktadır;

Görsel ve işitsel medyanın önemli bir formu olan televizyon günümüzde hemen her evde yer atmakta ve herkesi farklı biçimlerde ve düzeylerde etkilemektedir. Televizyondan en çok etkilenen gruplar ise daha çok çocuklar ve gençlerden oluşmaktadır. Televizyon öğrenmeye en açık oldukları dönemde çocuklar ve gençler için önemli bir sosyalleşme aracıdır.

Araştırmadan elde edilen bulgulara göre, lise gençliği önemli oranda televizyon izlemektedir. Gençler arasında televizyon izleme davranışı temel bir davranış örüntüsünü oluşturmaktadır.

Liseli gençlerin yerli dizilerdeki temel karakterlerden ya da tiplemelerden etkilendikleri bu araştırmadan elde edilen en önemli sonuçlardan birisidir. Araştırmada öncelikle gençlerin televizyon dizilerindeki bu tiplemeleri fiziksel ve kişilik açısından algılamaları ve değerlendirmeleri ile ilgili ilginç bir sonuç ortaya çıkmıştır. Araştırma bulgularına göre, televizyon dizilerindeki karakterler olumlu (beğenilen) ve olumsuz (beğenilmeyen) olmak üzere iki kategoride toplanmaktadır. Liseli gençler karakterler hakkında bu ikili sınıflandırmaya göre genel olarak dizideki karakterleri toptan olumlayıcı ya da yadsıyıcı bir tutum içerisinde oldukları söylenebilir. Araştırma verilerine göre, fiziksel olarak beğenilen tipler kişilik olarak da beğenilmektedir.

Model alma davranışı açısından konu değerlendirildiğinde, gençlerin %72’sinin (yaklaşık her üç gençten ikisinin) televizyon dizilerindeki belli karakterleri model aldıkları anlaşılmaktadır. Yerli dizilerdeki bu karakterler araştırma verilerine göre, liseli gençler için birer rol modeli oluşturmaktadır. Gençlerin daha çok olumlu özelliklere sahip (genel olarak fiziksel ve kişilik olarak) karakterleri modelledikleri ortaya çıkmıştır.

Araştırmada üzerinde durulması gereken bir diğer bulgu da, televizyon dizilerindeki tiplemeleri model alan gençlerin bu davranış kalıbının cinsiyete, aile büyüklüğüne, ailenin gelir düzeyine, ebeveynin eğitim düzeyine ve okul çevresine göre farklılaşmasıdır. Genel olarak; erkek öğrenciler kız Öğrencilere göre; ailede üye sayısı fazla olanlar az olanlara göre; aile gelir düzeyi düşük olan yüksek olanlara göre; ebeveyn eğitimi düşük olanlar yüksek olanlara göre ve kent çevresi okullarında yer alanlar kent merkezindekilere göre daha fazla oranlarda model alma davranışında bulunmaktadırlar. Elde edilen bu bulgu, televizyondan etkilenmenin sosyo-demografik ve sosyo-ekonomik değişkenler bağlamında gerçekleştiğini ortaya koymaktadır.

Özcesi, gerek araştırmanın içeriği ile ilgili verilen bilgiler ve gerekse sonuç bölümünde yapılan tespitler, televizyon dizilerinin gençlik üzerindeki etkisinin yadsınamayacak ölçüde olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla, televizyon dizilerinin, özellikle şiddet /mafya içerikli olanlarının, ilgili kurumlarca daha sıkı denetlenmelerinin suçla mücadelede önemli bir rol oynayacağı değerlendirilmektedir. Bu bağlamda, araştırmanın yapıldığı dönemde yayında olmayan başta ‘’Kurtlar Vadisi’’ isimli dizi olmak üzere, benzer formattaki diğer bazı dizilerin de, pedagoglar ve suçla mücadele eden birimler tarafından ele alınarak, gençliğin şiddete ve hukuk dışılığa yönelmesi noktasındaki etkileri açısından incelenmelerinin yararlı olacağı öngörülmektedir.

Kaynakça;

1- Ejem Y. ve Çağlayandereli M. ; ‘’Televizyon ve Gençlik; ’’, C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Mayıs 2006 Cilt: 30 No:1 15–30

2- Tüfekçioğlu H., Saçan A.S, Karademir K., Çağlayandereli M. ; ‘’Mafya Dizilerinin Genölik Üzerindeki Etkisi’’, Organize Suçlar Şube Müdürlüğü, Şubat 2003, İstanbul

[1] Ejem Y. ve Çağlayandereli M. ; ‘’Televizyon ve Gençlik; ’’, C.Ü. Sosyal Bilimler Dergisi Mayıs 2006 Cilt: 30 No:1 15–30

[2] Bu çalışma, 2001 Yılında, ‘’Mafya Dizilerinin Gençlik Üzerindeki Etkisi’’ adıyla, İstanbul Organize Suçlar Şube Müdürlüğü tarafından kitap olarak bastırılmıştır.