Terörle Mücadelede Ortak Tutum ve Davranışın Önemi

Makale Değerlendirmesi

Dr. Kemal Karademir

İl Emniyet Müdür Yardımcısı

2.Sınıf Emniyet Müdürü

Giriş

Terörle mücadele eden birimler, yıllardır bu mücadelede başarılı olabilme adına aldıkları birtakım önlem ve tedbirlerin yanında, terör örgütlerinin değişen tehdit boyutları ve eylem metotları karşısında yeni stratejiler geliştirmek zorunda kalmışlardır.

Devam eden süreç içerisinde, terörle mücadelenin salt askeri ve polisiye tedbirlerle, sadece operasyonel faaliyetlere dayalı yöntemlerle yürütülmesinin mümkün olamayacağı bilincine varılmıştır. Bu anlamda, güvenlik güçleri tarafından alınan tüm önlem ve tedbirlerin yanında, diğer ilgili kamu kurum ve kuruluşları, sivil toplum örgütleri ile basın ve medyamıza da birçok görevler düştüğü gerçeği ortaya çıkmıştır.

Diğer taraftan, sivil vatandaşlarımızın da bu noktadaki tutum ve davranışlarının, terör ve terör olaylarını algılamadaki hassasiyetlerinin de, terörle mücadelede elde edilecek başarıda önemli bir katkısının olduğu anlaşılmıştır.

Dolayısıyla, terörle mücadelede öncelikli rol üstlenen kolluk ile istihbarat birimlerinin işbirliği ve koordinasyonu ile ortak tutum ve davranışlarının, elde edilen başarıdaki öneminin yanında, vatandaşların da bu noktadaki duyarlılıklarının ve tutumlarının olumlu katkıları göz ardı edilmemelidir.

Bu bağlamda, ABD’li iki terör uzmanı tarafından hazırlanan bir raporda, 11 Eylül saldırıları sonrasında, ABD hükümeti ve vatandaşlarının terörizmi algılamadaki tutum ve davranışları ile gösterdikleri duyarlılıkları konusunda meydana gelen değişikliklerin, terörle mücadeleye sağladığı olumlu katkılar dile getirilerek, geliştirilen bu ortak tutum ve davranışın önemi vurgulanmaktadır.

Bu çalışmada, söz konusu terör uzmanları tarafından kaleme alınan ve 11 Eylül saldırılarından sonra, ABD’de gerek kanun uygulayıcılar ve istihbarat birimlerinin, gerekse vatandaşların terörizm konusundaki tutum ve davranış değişikliklerini konu alan bir rapor tercüme edilerek, incelenmeye ve değerlendirilmeye çalışılmıştır.

Değerlendirme

ABD’li iki terör uzmanı tarafından, 11 Eylül saldırıları sonrasında, ABD hükümeti ve vatandaşlarının terör/terörizm konusundaki tutum ve davranış değişikliklerini konu alan ‘’2007 Yaz Mevsimi, Beklenen Saldırı Asla Gerçekleşmedi’’ isimli raporun genel olarak, söz konusu tutum ve davranış değişiklikleri ile bu değişiklik sonucu gelişen ortak anlayışın terörle mücadeledeki önemini gözler önüne sermeye çalıştığı görülmektedir.

Dört bölümden oluşan, beş sayfalık rapor’un giriş bölümünde, el-Kaide terör örgütü tarafından Amerika Birleşik devletlerine yönelik olarak yapılması muhtemel eylemlerle ilgili uyarıların ve bu konudaki tehditlerin 2007 yaz mevsimine damgasını vurduğu ancak devam eden süreç içerisinde bu tehditlerin gerçekleşemediği anlatılmaktadır.

İkinci bölümde, uzmanlar el-Kaide’nin ABD’ye yönelik bu tehdit ve eylemlerini gerçekleştirememesinin, kendilerine göre birkaç nedenleri olduğunu belirtmişler ve bunları alt alta sıralamışlardır.

Bu eylemsizliğin, el-Kaide terör örgütünün merkez kadrosu tarafından alınan bilinçli bir karar sonucu olmadığını belirten uzmanlar, eylemsizlik nedeni olarak ilk sırada, 11 Eylül saldırılarından sonra polis ile istihbarat birimlerindeki görevlilerin terörü algılama noktasındaki tutum ve davranışlarındaki değişikliğe, yani şüpheliler konusunda daha hassas ve dikkatli davranılmaya başlandığına dikkat çekmişlerdir.

Yine bu bölüm içerisinde, 1993 yılında Dünya Ticaret Merkezi’nin bombalanması eylemi ile ilgili olarak yakalanan kişiler konusunda yapılan dikkatsizlik ve duyarsızlıklar ile bunların doğurduğu sonuçlara yer verilmektedir.

‘’Ajaj ve Basit, Eylül 1992’de JFK Havaalanı’na uçtuklarında, yetkililer Ajaj’ın, bomba yapımında kullanılan el kitapçıkları ve videoların da yer aldığı, büyük miktarda, bombalı eylemlerde kullanılabilecek malzeme taşırken yakalandığını gerçekten göz ardı ettiler. Onun yerine, sahte pasaport suçu işlediği gerekçesiyle, sadece 6 ay hafif hapis cezası ve arkasından da yurtdışı edilme cezasına çarptırıldı. Yetkililer Ajaj’ın bavulundaki malzemeleri tekrar dikkatlice gözden geçirmek için zaman ayırsalardı, Pakistan’dan vurulmuş çıkış mühürleriyle birlikte, iki uçuş kartı ve iki pasaport bulacaklardı. Bu dikkatsizlik ve gözden kaçırma nedeniyle, hiç kimse Ajaj’ın bir arkadaşıyla birlikte seyahat ettiğinin farkına varmadı. Hatta suç ortakları Ajaj’a cezaevindeyken telefon açıp, el yapımı patlayıcıların hazırlanmasındaki formül hakkında ve bomba yapımında kullanacakları el kitapçığını tekrar elde etmek konusunda yardım istediklerinde dahi telefon konuşmaları izlenmedi. Bombalama olayından sonra, Ajaj’ın olaya dâhil olmasının açığa çıkması ve mahkûm edilerek cezaya çarptırılmasına kadar bu yapılmadı’’.

Örnek olarak ele alınan olayda gerek polis, gerekse istihbarat birimlerinin dikkatsizlik ve duyarsızlıklarına dikkat çeken uzmanların, 11 Eylül saldırılarından sonra meydana gelen tutum ve davranış değişikliklerinin sonucu artık bu tür dikkatsizliklerin mümkün olmayacağını ifade etmektedirler.

Üçüncü bölümde ise, vatandaşların terörü algılama noktasındaki duyarlılıklarına dikkat çekilmekte, yine 11 Eylül saldırıları sonucu bu noktadaki meydana gelen büyük değişiklik anlatılmaktadır. Özellikle New York ve diğer bazı büyük Amerikan şehirlerinde ‘’gördüğünü söyle’’ anlayışının temel bir kural haline geldiğinin ve bunun da terör eylemi planlayan teröristlerin işlerini oldukça zorlaştırdığı örneklerle anlatılmaktadır.

Dördüncü bölümde ise, tutum ve davranış değişikliğinin, 2007 yaz ayına damgasını vuran terör tehditlerinin boşa çıkmasında en büyük faktör olduğu ifade edilmektedir. Çünkü uzmanlara göre, artık bu tür dikkatsizlikler olmamaktadır. Dahası, bugün halkın bu tutum ve davranışı, teröristlerin bomba yapımında kullanılan kimyasalları sipariş vermelerini, yetkililere rapor edilmeden, bu tür kimyasalları elde etmelerini ve saklamalarını daha da zorlaştırmaktadır.

Aynı bölümde, bu tutum ve davranış değişikliğinin sonucu, polis ve istihbarat birimlerinin hassasiyetine örnek olarak, hatta biraz aptalca da olsa, teröristlere özenerek kendilerini terörist gibi gösteren Mayami’li 7’lerin hızlı bir şekilde soruşturuldukları ve şartların oluşmasıyla da haklarında nasıl dava açıldığı anlatılmaktadır[*].

Rapor, terör konusundaki rahatlığın, yani endişesizliğin ve terör eylemlerinin olmayışının, terörü ve terörizmi anlama ve alınması gereken karşı tedbirler noktasında polis ve istihbarat birimlerini yanıltabileceği, dolayısıyla bunun da terörle mücadelede elde edilen başarının tekrar geriye gitmesine neden olabileceği uyarısıyla son bulmaktadır.

Sonuç

‘’2007 Yaz Mevsimi, Beklenen Saldırı Asla Gerçekleşmedi’’ isimli rapor, 2007 Yaz mevsiminde ABD’ye yönelik yapılan terör tehditlerinin saldırıya dönüşememesinin nedeni olarak, 11 Eylül saldırıları sonrası polis, istihbarat birimleri ve halkın terörü anlama noktasındaki geliştirdiği ortak anlayışı ön plana çıkarmaya çalışmaktadır. Bu bağlamda raporun, 11 Eylül saldırıları sonucu, ABD’de terör ve terörle mücadele konusundaki tutum ve davranış değişikliğine, bunun sonucu olarak geliştirilen ortak anlayışın terörle mücadeleye sağladığı olumlu katkılara dikkatleri çekmeyi başardığı söylenebilir.

Toplumları ve hatta devletleri tehdit eden terörizmin, artık belli bir ülke ile sınırlı olmayıp, uluslar arası boyutlarda olduğu gerçeği, özellikle, 11 Eylül saldırılarından sonra çok daha net ve açık olarak ortaya çıkmıştır. Bu gerçeğin kabulüyle bakıldığında, yukarıda bahsi geçen raporda ele alınan konuların, terör problemi ile karşı karşıya olan ve terörle mücadele etmek durumunda kalan her ülkede, kolluk, istihbarat elemanları ve hatta duyarlı tüm vatandaşlar tarafından dikkatle incelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.

KAYNAKÇA;

http://www.militaryphotos.net/forums/showthread.php?122162-Summer-2007-The-Attack-that-Never-Occurred (09.02.2012 son güncelleme)
Fred, B. & Scott, S., Terrorism Intelligence Report, ‘’Summer 2007: The Attack Never Occured’’, 11 Ekim 2007, STRATFOR.

[*] Haziran 2006’da Chicigo’da, Chicago Sears Kulelerini ve diğer bazı binaları havaya uçurmak amacıyla eylem planladıkları ve el-Kaide ile bağlantılı oldukları şüphesiyle 7 kişi yakalandı. Ancak devam eden soruşturma sonucu, bu kişilerin el-Kaide ya da başka bir terör örgütüyle ilişkileri tespit edilemediği gibi yapılan aramalarda da herhangi bir patlayıcı madde bulunamamıştı.