Toplum Destekli Polislik ve Türkiyede Uygulanma Şekli

Dr. Kemal Karademir 30 Ağustos 2010

2. Sınıf Emniyet Müdürü

(AGİT Misyonu- Bakü)

TOPLUM DESTEKLİ POLİSLİK ANLAYIŞINA VE TÜRK POLİS TEŞKİLATINDA UYGULANMA ŞEKLİNE GENEL BİR BAKIŞ

Giriş

Gerek teknolojik yenilikler anlamında, gerekse daha modern ve demokratik bir hayata geçiş anlamında hızlı değişimlerin yaşandığı günümüz dünyasında, özellikle son yıllarda, “demokratik polislik“, “modern polislik“ ve “toplum destekli polislik“ gibi ifadeleri çok sıkça duyar olduk. Yaşanan bunca hızlı değişim içerisinde, polislik anlayışında da birtakım değişikliklerin olması, modern çağa uygun yeni birtakım anlayışların gündeme gelmesi kaçınılmaz olmuştur. İşte bu arayışlar ve değişimler sonucu, 1980 li yıllardan itibaren sistemli olarak başta İngiltere ve Amerika olmak üzere birçok batılı devletlerde, yeni bir polislik anlayışı olarak “toplum destekli polislik“ karşımıza çıkmaktadır.

Batılı ülkelerde “Community Policing“ şeklinde ifade edilen bu yeni polislik anlayışı/yaklaşımı, Türkiyede “Toplum Destekli Polislik“ adıyla uygulanmaya başlanmıştır.

Türkiye’de 2006 yılından itibaren başlatılan “Toplum Destekli Polislik“ uygulamasının ne olduğunu, polislik hizmetlerine ne tür katkılarda bulunabileceğini, özellikle polis-halk ilişkilerinde nasıl bir gelişme sağlayabileceğini daha iyi anlayabilmek için, öncelikle bu kavramın bir tanımının yapılması gerekmektedir. Daha sonra da sırasıyla, bu anlayışın amacı, temel unsurları, prensipleri ve bazı uygulama şekillerinden bahsederek konuyu daha da anlaşılır hale getirmek yerinde olacaktır. Son olarak da, Türk polis teşkilatındaki mevcut toplum destekli polislik (TDP) uygulamasından özet olarak bahsedilecektir.

Toplum Destekli Polislik (TDP)

Toplum Destekli Polisliğin ingilizce karşılığı olan Community Policing’in ne olduğuna baktığımız zaman, karşımıza birçok tanım çıkmaktadır. Ancak, bunlardan en genel olanı, “yerel problemlere yerel çözümler bulmak için toplumu güvenlik hizmetlerine dâhil etmektir“ şeklindedir. Bununla birlikte karşımıza çıkan diğer tanımları da şu şekilde sıralayabiliriz;

Problem çözme ve toplumla işbirliği yapma anlayışlarına dayalı bir güvenlik hizmeti sunma anlayışı,
Suçun tespiti, önlenmesi ve azaltılması için toplumun aktif bir şekilde güvenlik hizmetlerine dâhil edilmesi,
Polisin topluma daha kaliteli bir hizmet sunabilmesi için, polis ve toplum arasında geliştirilen işbirliği.
Emniyet Genel Müdürlüğü, Asayiş Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan ve bastırılan, “Toplum Destekli Polislik Hizmet Standardı ve Uygulamaları“ isimli kitap’ta ise TDP için tek bir tanım vermenin zorluğundan bahsedilerek, genel bir tanım yerine, bu kavramın genel çerçevesine bağlı bir analiz yapmanın daha faydalı olacağı görüşü öne sürülmüştür. Bu bağlamda da, TDP hizmet anlayışı, yerel taleplere odaklanan bir polislik yaklaşımını yaşama geçirmeyi hedefleyen bir yaklaşım olarak tanımlanmıştır (Ankara 2009).

Bu arada, 2006–2007 yıllarında, Azerbaycan’da AGİT Misyonu kapsamında, Polis Uzmanı (Police Expert) olarak görev yapan Mehmet Erdem’in yazmış olduğu “Toplum Destekli Polislik Felsefesi ve Azerbaycan Polis Yapısı İçerisinde Uygulanması“ isimli makalesindeki tanıma da bakmak yaralı olacaktır. Erdem, toplum destekli polisliği “..modern ve demokratik toplumlarda, polis ile vatandaş arasında var olması gereken etkin, verimli ve sürekli iletişim ve işbirliğini kurmak suretiyle kamu düzeni ve asayişin, toplumu oluşturan tüm kişi ve kurumların da aktif katılım ve yardımları ile sağlanması; suç ve suçlularla mücadele yükünü sadece polisin omuzlarına yükleyerek bu sorumluluktan ve dolayısı ile de vatandaşlık görevinden kaçmak değil, bilakis bunu toplumsal bir görev olarak kabul edip polise yardımcı olma ve bu sosyal yükü birlikte omuzlama anlayışını esas alan modern bir polislik felsefesi ve stratejisidir” şeklinde tanımlamaktadır (Azerbaycan Dahili İşler Nazırlığının Malumat Bülteni, No: 1, Yıl 2007).

Toplum Destekli Polisliğin Üç Önemli Elementi

Toplum Destekli Polisliği bu şekilde tanımlamaya çalıştıktan sonra, şimdi de bu anlayışın üç önemli elementinden söz etmek yerinde olacaktır. Bunlar; işbirliği, kurumsal yapılanma ve problem çözme metodudur. Toplum destekli polisliğin temel taşları olan bu kavramları biraz açmak gerekmektedir.

İşbirliği; Polis ve toplum arasında gerçekleştirilen işbirliği, toplum destekli polislik anlayışının temel taşlarından birisidir. Birlikte çalışma şeklinde de ifade edilen, bu işbirliğini sağlama amacıyla polisin, toplumla bir araya gelmesine imkân tanıyan zeminler/platformlar oluşturulmalıdır. Bu platformlar, toplum destekli polisliğin uygulandığı bazı ülkelerde farklı şekillerde karşımıza çıkmaktadır. Örneğin, Makedonya’da “Toplum Danışma Grupları” olarak karşımıza çıkan bu yapı, Azerbaycan’da “Arazi Maslahat Şuraları- İçtimai Şuralar“ olarak karşımıza çıkmaktadır. Hatta Makedonya’da 2009 yılından itibaren, “Toplum Danışma Grupları”nın yanında, bu yapının bir üstü konumunda sayılabilecek olan “Suç Önleme Komiteleri”nin de oluşturulduğunu görmekteyiz. Türkiye’de ise bu yapının bir benzeri olarak, TDP hizmetleri kapsamında “Kent Güvenlik Konseyi“ toplantılarının düzenlendiği bilinmektedir.

Farklı isimlerle karşımıza çıkan bütün bu yapılanmalar, suçla mücadele noktasında polis ve toplumun işbirliğini sağlama amacıyla oluşturulan yapılardır. Bu oluşturulan grup, komite ve konseylerin belirli dönemlerle, düzenli olarak yapmış oldukları toplantıların her birisi, birer toplum destekli polislik faaliyeti olarak değerlendirilmektedir.

Kurumsallaşma; Toplum Destekli Polislik uygulamasının başarılı olabilmesi için kurumsal dönüşümün de gerçekleşmesi gerekmektedir. Diğer ifadeyle, bu uygulamayı benimseyen polis teşkilatı, teşkilat yapısında bu anlayışa uygun olarak birtakım değişiklikler yapmalıdır. Yönetim şekli, teşkilat yapılanması, personel ve bilgi akış sistemi bu yeni anlayışa göre yeniden şekillendirilmelidir

Kurumsallaşma bağlamında, Toplum Destekli Polisliğin ilk defa, 1980’li yılların sonu ve 1990’lı yılların başında ABD ve İngiltere’de başladığını görmekteyiz. Ülkemizde bu anlamda ilk yapılanmanın ise 2006 yılında, ilk başta on pilot ilde, Asayiş Şube Müdürlükleri bünyesinde TDP bürolarının oluşturulması ile başlatıldığını biliyoruz.

Problem Çözme; Toplum Destekli Polisliği, klasik polislik anlayışından ayıran diğer bir fark ise problem çözme metodundaki farklılıktır. Toplum destekli polislikte problemin, daha gerçekleşme aşamasına gelmeden, alınacak tedbirlerle önlenmesi birincil amaç olarak görülmektedir. Dolayısıyla bu anlayışta, reaktif değil, proaktif polislik ön plana çıkmaktadır. Daha doğrusu önleyici polislik hizmetleri, toplum destekli polisliğin birincil önceliği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle, toplum destekli polislik anlayışına göre polis, klasik polislik anlayışından faklı olarak, olay yerine olay olmadan önce gider, bölge insanıyla kaynaşır, karşılıklı güveni ve işbirliğini sağlar, dolayısıyla bu güven ve işbirliğinin neticesi olarak da, suça dönüşebilecek olaylara erkenden vakıf olup onları önleme şansını yakalar. Suç işlenmiş bile olsa, en azından suçun aydınlanması noktasında, toplumun desteğini almış olduğundan, klasik polislik anlayışına göre olayı çözmeye çalışan meslektaşına göre daha kısa zamanda sonuç alma şansı olacaktır.

Toplum Destekli Polisliğin Amacı

Toplum destekli polisliğin amacını tek bir cümle ile ifade etmek zordur. Ancak, yukarıda verilen TDP tanımlarına baktığımızda, bu modern polislik yaklaşımının esas amacını şu şekilde özetleyebiliriz; problemleri tespit eden, çözüm için önceliklerini belirleyen, çözüm noktasında ise gerek kendiliğinden birtakım uygulamalar geliştiren ve gerekse mevcut uygulamalara yardımcı olan bir toplum yaratmak. Tabi ki bu genel amaç içerisinde, bazı alt amaçları da saymak gerekmektedir, bunlar;

Toplumu güvenlik hizmetlerine aktif olarak dâhil etme, toplumsal sorumluluk ve yükümlülük alma bilincini artırma,
Problemlerin tespiti ve çözümleri sürecinde toplumun katılımının ve desteğinin sağlanması,
Polis ve toplum arasındaki karşılıklı güvenin ve işbirliğinin artırılması,
Suçların önlenmesi ve suç sayısının/suç korkusunun azaltılması noktasında toplumun desteğinin sağlanması,
Toplum destekli polisliğin amacının/amaçlarının gerçekleştirilebilmesi için hem polise hem de topluma düşen görev ve sorumluluklar vardır, örneğin bu noktada polis;

Hem polis teşkilatı, hem de toplum içerisinde neler olup bittiğini gözlemleyebilmek için bilgi toplamalı ve topladığı bu bilgileri analiz etmeli,
Polisin ilgi alanları ve önceliklerinin tespiti konusunda, toplumun da doğrudan katılımını sağlayacak bir mekanizma kurmalı,
Daha etkili sonuçlar alabilmek için, alınan sonuçları ve mevcut stratejileri sürekli olarak değerlendirmeli.
Aynı noktada, yani toplum destekli polisliğin amacının gerçekleştirilebilmesi için, toplum da;

Suçların kontrol edilmesi ve yaşam kalitesinin artırılması noktasında üzerine düşen sorumluluğu almalı,
Polisle işbirliği içerisine girmeli,
Problem çözme sürecine dâhil olmalı.
Toplum Destekli Polisliğin Prensipleri

Toplum destekli polisliğin ne olduğunu daha iyi anlamak ve klasik polislik anlayışından farklı olarak ne tür yaklaşımları benimsediğini görmek için, bu yeni polislik anlayışının prensiplerine de kısaca göz atmak faydalı olacaktır. Bu prensipler sırasıyla;

Sorumluluk/Yükümlülük; Toplum destekli polislik anlayışına göre, her iki taraf, yani polis ve toplum üzerlerine düşen yükümlülük ve sorumlulukları kabullenmeli ve gereklerini de yerine getirmelidirler. Suçla mücadeleyi sadece polisin üzerine bırakıp, toplumsal sorumluluktan ve yükümlülükten kaçmak yanlış bir davranış olarak algılanmalıdır.

Günümüzde suç’un, çoğunlukla sosyal bir problem olarak görülmesi neticesinde, suçla mücadele ve suçu önlemede polisin tek başına yetersiz kalabileceği anlayışı hâkim olmaya başlamıştır. Dolayısıyla, bu noktada, polisin sorumlulukları yanında, toplumun da sorumluluk ve yükümlülüklerinin olduğu anlayışı gelişmiştir. Buna bağlı olarak da, gerek problemlerin tespitinde, gerekse çözümü aşamasında toplumun desteğine ihtiyaç olduğu gerçeği kabul edilmiştir. Bu durum aynı zamanda, toplum destekli polislik anlayışının doğmasının da bir nedeni olmuştur.

Karşılıklı Güven; Toplum ve polis arasındaki karşılıklı güven, toplum destekli polisliğin temel prensiplerinden, hatta olmazsa olmazlarından birisidir. Yalnız, bu güven iki taraflı işleyen bir mekanizma şeklinde olmalıdır. Aksi takdirde, sadece polisin topluma güveni, ya da sadece toplumun polise güveni tek başına bir anlam ifade etmeyecektir. Bu sistemin işlemesi için gerekli olan işbirliği, ancak bu güven üzerine kurulabilecek ve işlerlik kazanabilecektir.

Toplumun İhtiyaçlarının Tespiti; Toplumun ihtiyaçlarının çok iyi tespit edilmesi gerekmektedir. Her bölgenin, her şehrin hatta her mahallenin kendine özgü ihtiyaç listesi ve öncelik sırası vardır. İşte toplum destekli polislik faaliyetleri/çalışmaları bu ihtiyaçlara ve önceliklere göre şekillenmelidir. Aksi takdirde, yapılan tüm çalışmalar ve gayretler bir zaman kaybından öteye geçemez.

Esneklik; Toplum destekli polislik faaliyetleri esnektirler, durum ve şartlara göre, toplumun ihtiyaç önceliklerine göre şekillenebilir.

Şeffaflık ve Hesap Verilebilirlik; Artık günümüzde, toplum kendisine güvenlik hizmeti sunan polisin faaliyetleri hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak istemektedir. Dolayısıyla, toplum destekli polislik anlayışı, polisin faaliyetlerinde daha şeffaf ve açık olmasını öngörmekte ve bu anlamda polis-medya ilişkilerine de oldukça önem vermektedir. Ayrıca, gerek iç denetimler, gerekse toplumun denetimine açık olmak suretiyle de hesap verebilirlik ilkesini ön plana çıkarmaktadır.

Proaktif Polislik/Önleyici Hizmetler; Toplum destekli polislik anlayışını klasik polislik anlayışından ayıran en önemli özelliklerden birisi de, bu yeni anlayışta, önleyici polislik hizmetlerinin daha fazla ön plana çıkmasıdır. Polis, tabi ki işlenmiş mevcut bir suçu aydınlatmak ve faillerini yakalamak için gerekli tüm çalışmaları/operasyonları icra edecektir. Bununla birlikte, esas amacı, daha o suç işlenmeden gerekli tedbirleri alarak suçu önlemek olacaktır.

Buraya kadar, “Toplum Destekli Polislik“anlayışının amacı, temel unsurları, prensipleri ve bazı uygulama şekillerinden bahsederek konuyu daha da anlaşılır hale getirmeye çalıştık. Şimdi de, Türk Polis Teşkilatı’nda uygulanmakta olan Toplum Destekli Polislikten bahsedelim.

Türk Polis Teşkilatındaki Toplum Destekli Polislik (TDP) Uygulaması

Türkiye’de Toplum Destekli Polisliğin Gelişimi ve Uygulama süreci, Emniyet Genel Müdürlüğü, Asayiş Dairesi Başkanlığı tarafından hazırlanan, “TDP Hizmet Standardı ve Uygulamaları“ isimli kitapta detaylı bir şekilde anlatılmıştır (2010). Bu anlatımlar ışığında özetle söyleyecek olursak;

Türkiye’de TDP yaklaşımı ilk defa, AB uyum sürecinde polis uygulamalarının da geliştirilmesi yönünde atılan adımların bir sonucu olarak gündeme gelmiştir. Bu bağlamda gündeme gelen birçok projeden bir tanesi de, 2003 Yılı AB-Türkiye Mali İşbirliği kapsamında Emniyet Genel Müdürlüğü’nce eş üye ülke İspanya ile işbirliği halinde yürütülen “Twinning-Eşleştirme“ projesidir. “Türk Polis Teşkilatınının Sorumluluğunun, Verimliliğinin ve Etkinliğinin Güçlendirilmesi Twinning-Eşleştirme Projesi“nin bir alt bileşeni olarak, Toplum Destekli Polislik çalişmaları, Asayiş Dairesi Başkanlığının sorumluluğunda yürütülmeye başlanmıştır.

Bu kapsamda;

Ülkemizdeki değişik birimlerin uygulamaları İspanyol uzmanlar ile yerinde görülerek, toplum destekli polislik bakımından mevcut durum ortaya konulmuş,
Avrupa Birliği TDP anlayışları ve uygulamaları (İspanya, İngiltere ve Belçika) yerinde incelenmiş, ülkemiz şartlarına özgü durum tespiti yapılarak, ihtiyaçlar ortaya konmuş,
Emniyet Teşkilatı’nda görevli 200 personele, uzmanlarca TDP kursu verilmiş,
Projenin eş üyesi İspanya’nın polis yöneticileri, Asayiş dairesi Başkanlığı yetkilileri ve pilot bölge olarak belirlenen 10 il Emniyet Müdürlükleri temsilcilerinden oluşan bir çalışma grubu tarafından klavuz belge hazırlama çalışmaları sürdürülmüş,
Bu çalışmalara, AB ülkeleri uygulamalarına ve konudaki literatür çalışmalarına bağlı kalınarak, ülkemiz özelliklerine ve Teşkilatımız gerçekleri ile bağdaşır nitelikte TDP Türkiye Modeli’ni yansıtan “Toplum Destekli Polislik Standardı“hazırlanmıştır.
Bu standardın hazırlanması ve ön eğitimlerin verilmesiyle birlikte TDP yaklaşımını pilot olarak uygulanması aşamasına gelinmiştir.

Toplum Destekli Polislik Pilot Uygulamasına, ülkemizin özellikleri göz önünde bulundurularak öncelikle Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa, Adana, Kayseri, Trabzon, Erzurum, Diyarbakır ve Antalya illerinde, 31 Mayıs 2006 tarihli ve 49 nolu Bakanlık Genelgesi ile 15 Haziran 2006 tarihinde başlanmıştır.

Projenin pilot uygulama süresi, 15 Mart 2007 tarihinde tamamlanmış ve bu tarih itibari ile projenin uygulandığı 10 ilde, proje kapsamının genişletilmesi sağlanmıştır. Ayrıca, yine bu tarih itibariyle, 15 ilimizde daha aşamalı olarak Toplum Destekli Polislik uygulamasına başlanılmıştır. 1 Nisan 2008 tarihinde, 27 ilimizin daha uygulama kapsamına alınmasıyla birlikte, 2008 yılı içerisinde, projenin uygulandığı il sayısı 51’e yükselmiştir.

1 Nisan 2009 tarihinden itibaren 30 ilimizde daha uygulamanın başlaması ile bütün illerimizde TDP anlayışı hayata geçirilmiştir.

Sonuç

Ülkemizde, 2006 yılında 10 ilde pilot uygulama olarak başlatılan Toplum Destekli Polisliğin kısa sürede, toplumun büyük ilgisi ve desteğini kazandığı, genel anlamda hem polis hem de toplum tarafından benimsendiği ve toplumun polise olan bakışında olumlu yönde gelişmelere yol açtığı gözlenmiştir.

Ülkemizde TDP hizmetlerinin başlamasıyla, devam eden süreç içersinde elde edilen faydalara bakıldığında, polisin güvenlik hizmetlerinde toplumun da desteğini alması ve suçla mücadelede toplumsal sorumluluk oluşturması gibi genel bir faydanın yanı sıra;

Polis-halk ilişkilerinin daha da gelişmesi,
Suçla mücadelede polisin etkinliğinin artması,
Suçla mücadeleyi toplum geneline yaygınlaştırma,
Suçla mücadele konusunda, ilgili diğer kurum ve kuruluşların da katkılarının sağlanması,
Güvenlik hizmetleri ve suçla mücadelenin vatandaş odaklı olmasının sağlanması gibi diğer birçok faydanın da sağlandığı görülmektedir.
Sonuç olarak, 1980’li yıllarda ilk defa sistemli olarak İngiltere ve Amerika’da gündeme gelen ve ülkemizde de 2006 yılından itibaren uygulanmakta olan, toplum destekli polislik yaklaşımının hem polis teşkilatları tarafından, hem de toplum tarafından yüksek seviyede kabul gördüğünü görmekteyiz. Yalnız bu anlayışın, sadece bu isimle anılan birimlerde değil, polis teşkilatının tüm birimlerinde uygulanması gerektiğini de vurgulamak yerinde olacaktır. Bu şekilde, güvenlik hizmetlerinin kalitesinin yükseleceğini, teknolojik gelişmelere daha kolay ayak uydurabileceğini ve tüm bu gelişmelere bağlı olarak ortaya çıkan toplumsal ihtiyaçlara cevap verebileceğini, ayrıca polis-halk ilişkilerinin devamlı bir şekilde gelişeceğini ve bunun sonucu olarak da polisin suçla mücadelede etkinliğinin daha da artacağını söyleyebiliriz.

Kaynakça

“Community policing“, http://en.wikipedia.org/wiki/Community_policing , 29.08.2010
“Emniyet Genel Müdürlüğü Toplum Destekli Polislik Hizmet Standardı ve Uygulamaları“, EGM, Asayiş dairesi Başkanlığı, 2009 Ankara
“Toplum Destekli Polislik Felsefesi ve Azerbaycan Polis Yapısı İçerisinde Uygulanması“, Azerbaycan Dâhili İşler nazirliğinin Malumat Bilteni, No: 1, Yıl 2007
Türkiye’de Toplum Destekli Polislik Uygulamaları” isimli sunum, Özer Zeyrek, 10–11 Haziran 2010, Uluslararası TDP Konferansı, Bakü.